Bir yiğit Maçka’ya gitse ne olur biliyor musunuz?
Bulutlara dokunur, yağmurunda ıslanır, sonsuz yeşilliklerin arasında kaybolur. Deli deli akan, hırçın derede bulur huzuru.
Ne olur biliyor musunuz Maçka’ya gidince?
Derin derin nefes alırsınız, sıcak insanların yurdunda. Volkan Konak’ın türkülerinde yağmurun bulutla dansını izlersiniz. Eren Bülbül’ün kahramanlık hikayesini dinlerken, yeşilin yüzlerce tonunu çizersiniz hafızanıza.
Ne olur biliyor musunuz Maçka’ya gidince?
Gökyüzüne çıkar, insanları seyredersiniz; duyguların yaşamla olan karmaşasını dinlersiniz rüzgârın esintisinde. Yaylaların uçsuz bucaksız derinliklerinde tanışırsınız mevsimlerle. Kemençenin insanın içine işleyen mistik melodilerinde, baharın yaza kavuşmasına şahit olursunuz Maçka’da.
Odun sobasının üstünde kızarttığınız Trabzon ekmeğinin üstünde tereyağı sürüp yersiniz. Mıhlamayı uzatırsınız tabağınızdan ağzınıza çatalınızla. Finali yaparsınız fındıklı sütlaçla. Sadeliği koklarsınız maçka’da eşsiz lezzetlerde.
Atinalı Barnabas ile Sophronios efsanesini dinlersiniz Sümela Manastırı’nı sorduğunuzda. Dağlara kazınmış, yeşilliklerin süslediği binlerce yıllık bir tarih, UNESCO Dünya Mirası’na aday, Meryem Ana’yla kutsanmış, bulutlarla komşu eşsiz bir tarihi, yani Sümela Manastırı’nı gezerken gerçekleşiverir çocukluğunuzda hayalini kurduğunuz masallar.
Küllerinden doğan Anka kuşunu ararsınız, Maçkalıların yüreği gibi dağların yüceliğinde. “Maçka’daki bu güzelliklerin ve güzellikleri yapan insanların ben başkanı değil, hizmetkârıyım” diyen Koray Koçhan ile tanışırsınız.
Bir çocuğun içindeki heyecan ve bir komutanın azmiyle anlatır size yaptıklarını ve Maçka için yapmak istediklerini Koray Başkan.
Gurur duyarsınız Maçka’ya gittiğinizde. Herkes gibi siz de “Maçka emin ellerde” diyerek rahat eder içiniz.
Şimdi öğrendiniz artık Maçka’ya gittiğinizde nelerle karşılaşacağınızı, neler göreceğinizi.
Geriye Maçka’ya gidip orada çektireceğiniz resimleri dostlarınızla paylaşmanız kalıyor galiba.
Benden söylemesi.
Vesselam.
