Meryem Akın
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. AVRUPA
  4. “Bayramlarımıza Ne Oldu?”

“Bayramlarımıza Ne Oldu?”

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

— Belki de hâlâ bir mendilin ucunda saklıdır…

Eskiden bayramlar, takvim yapraklarında değil, kalp ritmimizde hissedilirdi. Zil sesiyle irkilmezdik, sevinirdik. Bir kapı çalındığında, içeri yalnızca misafir değil; muhabbet, bereket, dua girerdi.Şimdi kapılar sessiz. Çünkü biz, bayramı uzaktan kumandaya teslim ettik. İnceden çalan bir ney sesi gibi, yavaşça sızdı hayatımızdan o eski günler.

Eskiden çocuklar çikolatadan sarhoş olurdu;şimdi ruhsuz kutlamalara şeker hastası gibi bakıyorlar. Cebine harçlık koyduğumuz çocuk, şimdi sana QR kod uzatıyor: “Temassız gönder abi, çağ değişti.”

—Hatırlar mısın?

Annenin bayram sabahı yaptığı kahvaltının sesinde bir ağıt gizliydi: “ Tabağını bitir, babaanneye gideceğiz.” Yolda alınan bir demet karanfilin kokusu hâlâ burnumuzda.

Şimdi anneler “kahvaltıya gelin” diyor, biz “yoğunuz” deyip Story’de çilekli pancake paylaşıyoruz. Büyüklerimizin avuç içi, dua kadar sıcaktı. Öptüğümüz ellerden bereket damlardı, Şimdi elimizi sadece selfie çekerken kaldırıyoruz.

Eskiden insanlar el öperek büyürdü, Şimdi kimse kimseye bakmıyor bile…

Göz göze gelmek mahremiyet ihlali gibi sayılıyor.

—Bayramlar?

Artık sabah namazından değil, Instagram bildiriminden başlıyor. Bir filtre, bir emoji,ve altına kırk kişilik samimiyetsiz bir “İyi bayramlar canım”… Can dedikleri, üç yıldır görüşmediği çocukluk arkadaşı. Bayram dediğin bir kalbe dokunmaktı, Biz ekranlara sürtünüyoruz sadece.

Şimdi sorsan kimse hatırlamaz: Dolmalar neden üç gün önceden sarılırdı? O taş gibi bastırılan pilavların, hangi duyguyu temsilen dibe çöktüğünü…

Şimdi yemek değil, sunum konuşuluyor. Sofralar kuruluyor, ama kimse doymuyor. Çünkü açlık, mideyle değil, kalple ilgili bir şeydir.

Ve en çok da bekleyenler bilir ne olduğunu bayramlara. Bir kenarda sessizce oturan baba, camdan dışarı bakan yaşlı bir çift göz, kapı sesi duyduğunda kalbi hızla çarpan anne…

Bayram dediğin, onların gözleri dolmadan tamamlanmazdı. Şimdi bayram, “anne ben biraz geç uyanacağım”la bitiyor. Anne kalkıyor, tek kişilik kahvaltı hazırlıyor. Ve o sabah, çayın demi değil, yalnızlığı koyu oluyor.

Şimdi sormak gerek: Ne zaman unuttuk bir mendile dua işlemenin anlamını?

Ne zaman sustuk, şeker isteyen çocuğa “şekerim yok” derken?

Ve ne zaman vazgeçtik bayramın içimize dolmasından?

Belki de bayram hâlâ orada bir yerde…Kahverengi bir sandığın içinde, babaanneden kalma bir yazmanın kokusunda. Bir çocuğun gözlerindeki ışıltıda. Bir annenin ocağında kaynayan ilk çorbanın buğusunda. Gidip bulmalı.Tozunu silmeli. Ve bir kapı çalmalı, elimizi bir avuca bırakmalı, sessizce:

“Bayramınız mübarek olsun.”

Meryem Akın

“Bayramlarımıza Ne Oldu?”
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Kirmizi Bülten ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin