Özgürlüğün tanımını değiştirmenin zamanı geldi. Basın dünyasında ne kadar özgür olduğumuzu anlamak için şöyle bir etrafa bakalım. Gazeteciler özgürce yazıyorlar tabii ki bazı konulara hiç girmemek kaydıyla. Televizyonlar halkı bilgilendiriyor, elbette belirli gerçekleri es geçerek. Sosyal medya ise herkesin düşüncelerini paylaşmasına olanak sağlıyor ta ki bu düşünceler fazla bağımsız olana kadar.
Evet basın dünyası özgürdür! Ama özgürlük, gökyüzüne bakarken ayağının prangaya takıldığını fark etmekse, biz gerçekten uçuyoruz demektir. Gazeteciler hiçbir baskı altında değildir, yalnızca yanlış sorular soranlar işten çıkarılır, mahkemeye verilirse de bu tamamen tesadüftür. Ne de olsa ifade özgürlüğü var- fakat ifadenin sınırlarını belirleme özgürlüğü başkalarına aittir.
Düşünsenize herkes istediği haberi yapabilir! Tabi eğer patronu izin verirse, reklam verenler rahatsız olmazsa ve üst makamlardan hoşnutsuz bakış açısı olmazsa. Bütün haberler özgürce yayımlanır, ancak bazıları hiç yazılmaz ya matbaa teknik arızaya girer, ya haber siteleri ‘yoğunluktan’ çöker ve gazeteciler aniden farklı bir kariyer yapmaya karar verirler.
Tüm bunlara rağmen, basın gerçekten özgürdür! Çünkü herkes özgürlük adına otosansür uygulamakta tamamen serbesttir. Eleştiri yapma hakkımız var, ama kime ve ne kadar olduğu kişiye göre değişir. Haber yapma hakkımız var fakat bazı haberler kendiliğinden ‘önemsizleşir’ çünkü gündem değişir. Ve elbette halkın haber alma özgürlüğü vardır yalnızca onlara sunulan kadarını…
Öyleyse, basının ne kadar özgür olduğunu tartışmaya gerek var mı? Şüphesiz sonsuz bir özgürlüğün içindeyiz. –Duvarlarla çevrili geniş bir avluda dolaşmak gibi…
Ve en güzeli de, bu yazı tamamen özgürce yazıldı! Yayınlanır mı orası da başka mesele…
Meryem Akın
