Dr. Özlem DEMİR
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Sağlığımızı Yönetmek: Hastalanmadan Önce Sağlık

Sağlığımızı Yönetmek: Hastalanmadan Önce Sağlık

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Geçenlerde biri şöyle dedi: “Sağlık, kaybetmeden kıymeti bilinmeyen tek servet”.

Ne kadar doğru!

Evet, doğru ama bu sözü söyleyen kişi hastane yatağındaydı ve belki de sağlığın kıymetini bilmek için geç bir zamandı. İşte, bu servetin yönetimini hep hastalanınca hatırlıyoruz. Oysa asıl mesele, sağlıklı kalmayı başarmakta.

Sağlığı yönetmek, sadece hasta olduğumuzda doktorun kapısını çalmak değil; daha en başından, hatta çocukluk çağından itibaren sağlıkla ilgili doğru kararları verebilmek demek.Çocukluğumda mahallelerde ‘sağlıkçı’ diye ifade edilen kişiler vardı. Ellerinde, içinde sıhhi malzemeler olan bir siyah çanta, sokaktan geçerlerdi.

Ne yalan söyleyeyim, onları gördüğümüzde ürperirdik. Çünkü ‘iğneci’lerdi bizim için. Çocuk aklımızla sağlığın, o siyah çantaya sığdığını düşünürdük.

Şimdi büyüdük ve sağlığın; sadece tedaviyle, reçeteyle, hastane odasıyla sınırlı olmadığını biliyoruz. Asıl iş, hastalanmadan önce başlıyor. Çünkü modern sağlık yönetiminin en temel görevi, hastalığı önlemek. Yani hastaneleri doldurmak değil, boş tutmak. Peki, nasıl olacak bu iş?

Öncelikle kendimize sormamız gereken soru şu: “Ben sağlığımın neresindeyim”?Sadece hasta olduğumuzda mı hatırlıyoruz sağlığımızı? Yoksa her gün yediklerimizden, yürüdüğümüz adımlara; yaptırdığımız aşıdan, gittiğimiz kontrole kadar sorumluluk alıyor muyuz?

Dünya Sağlık Örgütü yıllardır söylüyor: Sağlığın korunması, tedaviden daha ucuz ve daha etkili. Bir insanı hastalandıktan sonra iyileştirmek, ekonomiye de bireye de daha çok yük bindiriyor. Oysa koruyucu sağlık hizmetleri sayesinde, hastalık başlamadan önlenebilir. Aşılar, kanser taramaları, anne-bebek sağlığı hizmetleri… Hepsi, “önce sağlığı koru” anlayışının temel taşları.

Bu süreçte sadece sağlık profesyonellerine güvenmek yeter mi? Hayır.

Hepimizin kendi sağlığının yöneticisi olması şart. Sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, zararlı alışkanlıklardan uzak durmak; bunlar reçetesiz koruyucu hizmetlerdir aslında. Üstelik bedava!Bilindiği üzere, sağlıklı bir yaşam sürdürmek için beslenme alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz lazım.

Fast food yerine evde pişirdiğimiz sebze ağırlıklı yemekleri tercih etmek, vücudumuza gereken vitamin ve mineralleri sağlar. Ayrıca, cips ve şekerleme gibi abur cuburlardan uzak durmak, obezite ve diyabet riskini azaltır.

Günlük rutinimize ekleyeceğimiz yarım saatlik tempolu yürüyüşler, hem fiziksel formumuzu korur hem de zihinsel olarak rahatlamamızı sağlar. Bunun yanı sıra, taze ve güvenilir kaynaklardan temin edilen gıdaları tüketmek, gıda kaynaklı hastalıkların önüne geçer. Ayrıca, sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmak, yaşam kalitemizi artırır ve uzun vadede sağlığımızı korur.

Çocuklarımızın sağlığı, geleceğimizin aynasıdır. Ancak, günümüzde abur cubur tüketimi ve sigara bağımlılığı gibi tehlikeler, bu parlak aynayı buğulandırmaktadır.

Çocuklarımız, yüksek şeker, tuz ve sağlıksız yağlar içeren abur cuburlara yöneldiklerinde, obezite, diyabet ve kalp hastalıkları gibi ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Dahası, erken yaşta sigara kullanımına başlanması, akciğer kanseri ve solunum yolu hastalıkları riskini artırmakta, çocuklarımızın yaşam kalitesini düşürmektedir.

Bu nedenle gıda güvenliği ve bağımlılık ile ilgili gerekli ve yeterli politikalar oluşturmalı, çocuklarımızı sağlıklı beslenmeye teşvik etmeli, zararlı alışkanlıklardan uzak durmaları için bilinçlendirmeli ve onlara güvenli gıdalar sunarak sağlıklı bir gelecek inşa etmelerine yardımcı olmalıyız.

Bugün koruyucu sağlık hizmetlerine yapılan her 1 liralık yatırım, gelecekte hastane masraflarında 5-10 kat azalma sağlıyor diyebiliriz. Bu sadece ekonomistler için değil, bireyler için de müthiş bir kazanç.

Kim istemez ki hem sağlıklı kalmayı hem de gereksiz yere hastane kapılarında beklememeyi?

Son yıllarda Türkiye’de bir dönüşüm var. Aile sağlığı merkezleri, ücretsiz taramalar, aşı kampanyaları…

Ancak yine de toplumun büyük kısmı, bu hizmetleri kullanmada geç kalıyor. Çünkü farkındalık eksik. Oysa sağlık okuryazarlığı; erken teşhisi, koruyucu hizmetleri ve bilinçli birey olmayı mümkün kılıyor.Unutmayalım: Sağlık, beklenen bir lütuf değil; yönetilen bir süreçtir.

Bugün sağlığımıza yaptığımız her yatırım, yarının güçlü, üretken ve mutlu bireyleri demek.Ve sağlık, hastanede değil; hayatın içinde yönetilir!

Dr. Özlem DEMİR

Sağlığımızı Yönetmek: Hastalanmadan Önce Sağlık
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Kirmizi Bülten ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin