Okullarda Ne Oluyor!
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada rastladığım bir video, bugünümüzün de yarınımızın da büyük bir tehlike altında olduğunu acı bir şekilde hatırlattı.
Bir sınıfta çekilmiş, öğrencilerin öğretmenlerine karşı sergiledikleri saygısız tavırların kayda alındığı o kısa görüntü, aslında buzdağının yalnızca görünen kısmıydı.
Videonun altındaki yorumları okuduğumda iki farklı cephenin öne çıktığını gördüm: Bir grup “Eğitim ailede başlar” diyerek tüm suçu ebeveynlere yüklerken, diğer grup sistemi hedef alıp eğitim politikalarındaki yanlışlardan bahsediyordu.Oysa bana göre bu tartışmalar fazlasıyla dar, fazlasıyla yüzeysel. Çünkü sorun, ne yalnızca ailede ne de yalnızca okulda. Sorun, toplumun tamamını içine almış çok daha derin bir yara.
Hepimiz biliyoruz ki en iyi ailelerde bile çocuk “armut dibine düşmeyebilir.” Aynı şekilde en köklü, en seçkin okullar bile artık bilim insanı yetiştirmekte zorlanıyor.
Neden mi?
Çünkü o meşhur “armut” artık başka bir bahçeye düşüyor: dijital dünyanın bahçesine.Bugün özellikle gençlerin, hatta çocukların sergilediği zorbalıklar, saygısızlıklar, kopuşlar; aslında yüzyıllar önce temeli atılmış bir zihinsel dönüşümün sonuçları. Ve üzülerek söylemeliyim ki bu plan tıkır tıkır işlemiş gibi görünüyor. Çünkü o sınıftaki üç-beş çocuk değil mesele; Türkiye’nin neredeyse her okulunda benzer tabloya rastlamak artık şaşırtıcı değil, sıradan.
Ne okullar bu çocukları disipline edebiliyor, ne aileler kontrol edebiliyor. Çünkü karşımızda çok ciddi bir zihin zehirlenmesi var.
Dijital platformlarda izlenen videolar, davranış modelleri, tüketilen içerikler… Hepsi büyük birer zehir ve bu zehir yıllardır tohumlara sıkılıyor.Peki nasıl durduracağız?
Nasıl toparlayacağız?
Artık kabul etmek zorundayız: Bu çağda eski eğitim sistemiyle yol alamayız.Çocukların matematik, fen, tarih gibi dersleri yapay zekâ yardımıyla birkaç saniyede çözülebiliyor.
Bir zamanlar Farabi bir cevap için ülkeler aşarken, şimdi bir tuşa basmak yeterli oluyor. Bilgiye erişimin bu kadar kolay olduğu bir çağda, eksik olan bilgi değil.
Eksik olan ahlak, iletişim, empati, üslup, adap, davranış ve insan olmayı öğrenme gerekliliği.
Bence bu dersler bugün, matematikten bile daha önemli. Çünkü bilgi, yapay zekâ tarafından veriliyor. Fakat ahlakı, merhameti, iletişimi, sabrı, tutarlılığı ve karakteri hiçbir makine veremez. O halde okulların öncelikle eksik olanı tamamlaması gerekiyor.
Yani eğitim yeniden “özüne” dönmeli.Aileler de Savaşı KaybediyorAileler…
Belki de tarihte hiç olmadıkları kadar zor durumdalar.Artık “çocukla çok vakit geçirmek” diye bir kavram neredeyse ortadan kalktı.
Teknoloji, çocukların elinden alınamaz bir bağımlılığa dönüşmüş durumda. İlgili aile ile ilgisiz aile arasında bile dijital bombardıman yüzünden fark göremiyoruz. Çocukların zihinleri, planlı ve kurgulu içeriklerle büyük bir hızla kirleniyor.
Babalar… Eskiden evin otoritesi, yol göstereni olan baba figürü, bugün uzaktan kumandaya ve nakit paraya sıkışmış durumda. Çocuğa maddi olanı verip manevi olanı veremeyen, evde ama evin dışında bir role gerilemiş bir figüran hâline geldi.
Anneler… Sevgiyle, merhametle yaklaşmak isterken yaşam yükünün altında kimlik kaybına uğradılar. Çalışayım mı, çocuğuma mı bakayım, yemek mi yapayım, sosyalleşeyim mi, okul sorunlarıyla mı ilgileneyim derken bir girdabın içinde savruluyorlar.
Sonuç: Evdeki çocuk da okulda gördüğümüz çocukla aynı çıkmazda.Çocuk, anne babanın sözünü değil; internetin, sokaktaki yabancının ya da bir fenomenin sözünü dinliyor. Maneviyat boşluğu büyüyor. İşte tam burada devlet devreye girmeli. Gençler için merkezler açılmalı; içerisinde İslamiyet’in hoşgörü, nezaket, saygı, merhamet, hürmet gibi değerlerini öğreten eğitimler verilmeli. Haftada iki gün zorunlu hale getirilmeli. Bu bir lüks değil, artık bir zorunluluk.
Devlete Düşen Büyük GörevBugün ihtiyaç duyduğumuz şey iyileştirme değil; mevcut sistemi kökünden değiştirip yerine tamamen yeni bir sistem kurmak. Yapay zekâ bize bilgi veriyorsa, kurumlarımız da bize eksik olan insanlığı vermek zorundadır. Çünkü bir çocuğun profesör, hukukçu, siyasetçi olması değil; önce insan olması gerekir. Kişilikle doldurulamayan her unvan boş bir kabuktan ibarettir.Geleceği kurtarmak istiyorsak, çocuklarımıza ve gençlerimize davranış, iletişim, empati, ahlak ve maneviyat derslerini bugün değil, dün başlatmalıydık. Daha fazla gecikirsek, o sınıf videoları yalnızca başlangıç olacak.

