Nilgün Ege
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Genel
  4. Silah Değil, Kalem Kullanıyoruz

Silah Değil, Kalem Kullanıyoruz

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

SİLAH DEĞİL, KALEM KULLANIYORUZ.

HEM DE EN YÜREKLİSİNDEN…

Gazeteci, en sade tanımıyla; olan, olmuş, olması muhtemel konuları insanları gerçeğin ışığı altında bilgilendirme adına araştıran, inceleyen, irdeleyen, toplumsal rolü en yüksek kişidir.

Gazetecinin yaptığı işe gazetecilik denir.

Gazeteciyi, bazen bilmediği bir ülkede üzerinde press yazan bir yelekle kurşunlara aldırmadan oradan oraya en güzel fotoğraf karesini aramak için ölümüne koşarken bazen önemli kişilerin herhangi bir yerdeki haberini/basın açıklamasını, yerlere yaydığı bilgisayarıyla anında haber olarak geçerken görürsünüz.

Anadolu’nun en iyisini yapma adına  “Herkes mesleğinin kölesidir” diye bir sözü vardır.

Gazeteci de haberini hazırlarken en anlaşılır hale gelmesi için, en çok okunur hale gelmesi için, gazete ele alındığında hemen göze çarpması için  tıpkı bir kuyumcu, bir nakkaş, bir heykeltıraş, bir ressam gibi hakikatlerin genlerinden koparmadan, ifrata-tefrite kaçmadan ince ince oyar, bir aşçı gibi çok özenli servis tabağıyla okuyucusunun önüne koyar.

Bu kadar meşakkatle hazırlanan bir haberin ömrü okuyucunun haberi okuyup bitirmesine kadardır.

Yani bir anlamda kelebek ömrü kadardır.

Ama bazı haberlerin etkisi bir ömürden bile fazladır.

Siz haber diye okur geçersiniz. Ama aslında o gazeteci için sizin bir çırpıda okuyup bitirdiğiniz o ifadeler bir haber değildir.

Okuyucunun haber diye okuyup bitirdiği o yazı, gazeteci için, besleyip büyütülen, emek verilen bir evlat gibidir. Siz okuyup bitirirsiniz atarsınız/yakarsınız/yırtarsınız  ama gazeteci ‘ işte hayatım’  diyebileceği arşivine atar.  

Siz unutursunuz ama gazeteci unutmaz, atmaz, yırtmaz, yakmaz; hangi aklı başında biri hayatına zarar verebilir ki?

Günümüzde yaygın bilinenlerin aksine gazetecilik, yalnızca haber yazmak değildir; iktidarı/muhalefeti/STK’ları/kurumları/kuruluşları sorgulamak,  yolsuzluklar dâhil toplumu yozlaştıran tüm uygunsuzlukları yol göstererek ifşa etmede halkın sesi, alternatifleri sunmada nefesi, düşünce penceresi olmak demektir.

Geniş pencerelerde tek ses, tek görüntü bulunmaz,  sesler topluluğu tek sesi boğar,  öyle ki yankısı bile çıkmaz.

Gazete, gazetecilik kendini bulunmaz nefes zanneden birilerini her zaman rahatsız eder.

Bu yüzden, gazetecilik sadece salt bir meslek değil aynı zamanda kendisi dahil, doğa dahil, gerçeğe ulaşmada herkesle ve her şeyle kıyasıya yapılan etik kurallar halindeki mücadeledir.

Ve maalesef, bu mücadelede birçok gazeteci haberini/köşe yazısını/ ekmeğini riske ederek, hayatını riske ederek bazen kanıyla, bazen canıyla yazdı/yazıyor.

Sabahattin Ali’den Hrant Dink’e, Uğur Mumcu’dan, Ahmet Taner Kışlalı’ya kadar onlarca gazeteci katledilerek ya da cezalandırılarak susturulmaya çalışıldı.

Bugün, hâlâ, etik kavramları dahlinde gerçek gazeteciliği yapmak, her an ölümle burun buruna gelmek, her an tutuklanmak, gözaltına alınmak anlamına geliyor.

Ama en korkuncu ne biliyor musunuz? Gazetecileri öldürerek hakikati de öldürdüğünü, gerçeği saklayabildiğini sanmak.

Hakkı hakikatle verilen her meslekte olduğu gibi gazeteciliğin de dünden bugüne içerikleri değişmeyen,  günün ve gücün kollanmasına, korunmasına dair zorlukları vardır.

Eskiden gazetecilik, daktiloların hâkim olduğu mürekkep kokulu belirli ritimlerde çalışılan mekanik bir dünyada yapılırdı.

Haber almak için günlerce uğraşılır, gerçekler uğruna can verilir, sansürle savaşılırdı.

Bugün internet çağındayız ve her mesleğin hayatında olduğu gibi gazetecilikte de mikro teknoloji harikası yapay zeka dediğimiz gerçek var.

Ve Yapay zeka gazeteciliği,  kes-kopyala-yapıştırdan bile daha kolay hale getirdi. 

Çünkü yapay zeka haberi yazıyor , önünüze koyuyor.

Kesmeye, kopyalamaya, yapıştırmaya, düzeltmeye neredeyse gerek bile kalmıyor.

Gazete/gazetecilik (veya haber toplama-dağıtma mekanizması) Acta Diurna ile ilk ortaya çıktığı MÖ 59 yılından itibaren tüm gazetecilerin riayet gösterdiği  doğruluk, dürüstlük, objektiflik, hakkaniyet, insanilik, cesaret, editoryal bağımsızlık, çözüm odaklı gazetecilik, teyit, hesap verebilirlik gibi başlıklarda sürekli olarak kendini geliştirerek etik kuralları, yazılı-yazısız ilkeleri doğrultusunda meslek olarak kendi tanımını bulmuştur/üretmiştir.

TGC Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde1 açıkça ifade edildiği gibi, “Gazeteci; başta barış, demokrasi, hukukun üstünlüğü, laiklik ve insan hakları olmak üzere; insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur.

” Yani gazeteci insan haklarından yana, barıştan yana, demokrasiden yana taraftır, taraf olmak zorundadır. “

Gazeteciler bu tanım doğrultusunda canlar vermiş, canlar kurtarmış, savaşları engellemiş, haksızlıkları gidermiş ilkeleri ve etik kuralları ile toplumun en güvenilir kurumu olmuştur.

Rahmetli Uğur Mumcu’nun2 deyişiyle gazeteci; haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunan insan demektir.

Ancak 2025 yılına girdiğimiz şu günlerde sürekli olarak engellemeler ve trol dediğimiz başka maksatla haberciliğin dışındaki yere/yerlere hizmet için içine sızmalarla gazetecilik, genel anlamda her geçen gün etkileyiciliğini ve belirleyiciliğini kaybetmekte ve idare-i maslahat gereği imiş gibi birçok gazetecinin bile tam olarak anlamını ve içeriğini bilmediği bazı özel günlerde (10 Ocak: Çalışan Gazeteciler Günü, 3 Mayıs: Dünya Basın Özgürlüğü Günü, 24 Temmuz: Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü, 21 Ekim: Bağımsız Gazetecilik Günü, 2 Kasım: Gazetecilere Karşı İşlenen Suçlarda Cezasızlıkla Mücadele Uluslararası Günü)  zevahiri kurtarıcı anma ve kutlamalar mesleği haline gelmektedir.

Halk arasında “Ya bu deveyi güdeceksin, ya bu diyardan gideceksin” diye bir deyim vardır. “Bu kadar zorluğuna rağmen/risklerine rağmen niye bu mesleği yapıyorsun?” diyenleriniz muhakkak olacaktır.

Birincisi ve en mühimi; gazeteciliği önemsiyorum ve çok seviyorum.

İkincisi yaş belli bir noktaya geldikten sonra en iyi meslek bildiğin ve yaptığın meslektir sözü gereği eksiklerime rağmen en iyi bildiğim iş gazeteciliktir.

Benim için hayat yeni bir mesleğe başlayacak kadar uzun ve cazip değil.

Bu yazım vesilesi ile Gazze-Suriye dahil dünyanın her yerinde ve ülkemizde haksız yere tutuklanan, göz altına alınan, alınmakta olan, haberlerinden korkularak engellenen, yıldırılmak istenen tüm gazeteci arkadaşlarımı “Bu günlerde geçecek ya hu!” diyerek sevgi ve muhabbetle selamlarken; katledilerek susturulduğu zannedilen tüm gazeteci abi ve kardeşlerimi rahmetle anıyor ve yazımı usta kalem, yılmaz Atatürkçü rahmetli Ahmet Taner Kışlalı’nın sözü ile bitiriyorum: “Hiçbir düşünce silahla yok edilemedi. Silah değil, kalem kullanıyoruz. Hem de en yüreklisinden…”

  1. https://www.tgc.org.tr/bildirgeler/t%C3%BCrkiye-gazetecilik-hak-ve-sorumluluk-bildirgesi/bildirge.html
  2. https://www.umag.org.tr/ugurmumcu/4-gazetecilik-anlayisi.html

Silah Değil, Kalem Kullanıyoruz
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Kirmizi Bülten ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin