Mehmet Remzi Tanış
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. RAMAZAN BİTİYOR ÇOK ŞÜKÜR…

RAMAZAN BİTİYOR ÇOK ŞÜKÜR…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Güzel günler eskide kalmış; göremedik. Eskilerde daha düşünceli, daha insaniymiş tavırlar, davranışlar.

Toplum bir başka tasarlarmış kendi kurallarını; daha adil, daha vicdani ve daha etik…

Dini vecibelerini her Cuma sosyal medyada yayınladığı hazır klişe resimler ya da sözlerle yerine getirdiğini zanneden toplum bireylerinin Ramazan ayını nasıl anladığı konusunda fazlada düşünecek bir şey kalmıyor aslında…

Dedim ya; güzel günler eskide kalmış, görememişiz…

Ramazan ayı sadece bir zaman dilimi olmaktan öte bir kavram ve yılın belirli günlerinde dini inanç gereği oruç tutmaktan çok daha öte anlamları vardı eskilerde.

Ramazan daha gelmeden önce toplumsal bir takım hazırlıklar başlardı.Bu hazırlıkların en önemlilerinden biri, ticari hayatı dengeleyecek olan, hangi malın ne kadara satılacağını bildiren fiyat cetvellerinin hazırlanışıydı. Hiçbir malın zamlanmasına veya ederinden fazlaya satılmasına müsaade edilmezdi…

Peki ya şimdi öyle mi?

Bırakın fiyat artışlarını, oluk oluk birbirlerinin kanını döküyor Müslümanlar…

Bir hediyeleşme, yardımlaşma usulü olurdu. İftar sofralarında daima bir diş kirası bulunurdu. İftara gelen ihtiyaç sahibi insanlara “dişiniz çok yoruldu ve bize iftara gelmekle sevaplar kazandırdınız; şunu alın da dişinize gelen zararı telafi etmiş olalım” diye küçük altın kesecikleri herkesin ihtiyacına göre verilirdi.

Hali vakti yerinde olanlar, tanımadıkları bir dükkâna girer ve dükkan sahibinden zimem defterini satın alıp borcu kapatırlardı. Borçlular, borçlarını kimin kapattığını, hesabı kapatan kişi de kimin hesabını kapattığını bilmezdi….

“Sağ elin verdiğini sol elin görmesin” atasözünün anlamı bu olsa gerek…

Sultanahmet Meydanı’nda satıcılar, sohbet erbapları, sanatçılar renk katarlardı geceye ve herkesin kendine göre dini ibadetlerini yerine getirebileceği bir ortam oluşurdu…

İstanbul’da Ramazan, şimdikinden daha ihtişamlı bir halde heyecanıyla gelir ve bereketiyle giderdi.Şimdiki ihtişam ise maalesef genellikle görgüzlerin, dinle alakası olmayanların iftar sofralarında çevresine “ne kadar varlıklı ve mevki sahibiyim” imajı vermek için ihtiyaç sahibi olmayan çoğu da oruç tutmayan yüzlerce kişiye lüks iftar sofrasında ağırlayan sonradan görmeler…

Dünya, Gazze’de, Yemen’de, Sudan’da, Libya’da ve her yerde dökülen müslüman kanı ile yıkanırken, açlık, sefalet, yokluk ve yoksulluk coğrafyada kader olmuşken, şekilci, çıkarcı ve kompleksli o’cu yada bu’cuların sofralarında iftar açmak ne kadar doğru ve etik bir davranış olabilir ki?

Babasının kesesinden harcama yapıyormuş gibi Ramazan boyunca yüz binlerce kişiyi yoksulu, düşkünü, muhtacı düşünmeden iftar sofrasında ağırlayan ve bunu marifet sayan belediye başkanları, dernek başkanları, resmi kurum ve kuruluşların yetkilileri ve pek kıymetsiz yalakalar sizce Ramazan’ın anlam ve öneminin ya da kul hakkını çarçur ettiklerinin ne kadar farkındalar?

Peki, televizyonlarda, radyolarda, gazetelerde veya toplantılarda dini bilgilerini milyonlarca kira karşılığında satan sözde din filozoflarına ne demeli?

Fakir fukaranın yüzünü güldürebilecekken, insanın nefsini, dilini, duygu ve düşüncelerini terbiye etmek amacında olan kutsal Ramazan ayını farklı amaç ve gayelerine alet etmek ne kadar masum ve ruhani olabilir ki?

İnsanların gönüllerine hitap edecek boyutta Ramazan yaşayabilir miyiz?

Bilmiyorum ama bence Ramazan’ın dili olsa bize “bir an önce gitsem de insanlar beni kişisel çıkarlarına daha çok alet etmeseler” derdi gibi geliyor bana.

Elinde olsa, daha çok israfa meydan vermeden, daha çok dini duygularımız kişisel ego ve rantlara alet edilmeden ve daha çok yüzümüz kızarmadan giderdi ramazan.

“Mübarek Ramazan bitiyor, çok şükür. ”Ben Ramazan’ın yerine olsam tövbe bir daha gelmem.

Yazık olmuş, güzel günler eskide kalmış; görememişiz biz…

Halimizi ne de güzel anlatmış Mahzuni Şerif:

Yoksulun sırtından doyan doyana. Bunu gören yürek nasıl dayana. Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana Bilmem söylesem mi, söylemesem mi?

Vesselam.

RAMAZAN BİTİYOR ÇOK ŞÜKÜR…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. 22 Mart 2025, 21:25

    Çok güzel bir yazı olmuş

  2. 21 Mart 2025, 00:18

    Yürek kaleminize selam olsun..👍🙏👍❤️

  3. 20 Mart 2025, 21:20

    Kaleminize sağlık olsun değerli üstadım. Bizlere tercüman olmuşsunuz.Malesef zenginler doymak bilmediği için garip gurebaya fırsat kalmıyor.

  4. Yüreğinize sağlık kardeşim.

Giriş Yap

Kirmizi Bülten ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin