Günümüz dünyasında sanırım en zor şeylerden biri, bir insanın dikkatini uzun süre tek bir noktada tutabilmektir. E haliyle, biz yazar-çizer takımının işi de iyice zorlaşıyor, tahmin edebiliyorsunuzdur.
Her şeyin, hatta kelimelerin bile kısaldığı bir çağda, uzun cümleler kurmak neredeyse delilikle eşdeğer! Geçenlerde bir dostumla kahve içerken telefonuna bir mesaj geldi. Birden yüzü güller açtı! Meraklıyız ya, tabiatımızda var; hemen sordum:
— Yüzünü cennet bahçesine çeviren bu mesaj kimden geldi ve ne yazıyordu içinde?
Dostum mutlu mutlu yanıma yaklaştı, telefonunu açtı ve mesajı gösterdi: “S.Ç.S”Bir daha baktım, bir daha baktım… Hâlâ bir şey anlamıyordum. Döndüm arkadaşıma sordum:
— Burada üç harf var sadece. Ne anlama geliyor?
Kendisi büyük bir özgüvenle gülümsedi:
— Nasıl anlamazsın? “Seni Çok Seviyorum” yazıyor işte!
Hayır, mesajda “S.Ç.S” yazıyordu. “Seni Çok Seviyorum” değil, bildiğin üç harf.Ama dostumun savunması hazırdı:
— Arzucum, sen şimdi yazarsın ya, böyle kısaltmalara karşısındır. Ama zamanın dili bu, günümüzde kullanılan dil bu! Gülümsedim. Ona orada bir cevap vermedim.
— Sana gazetemdeki köşemden cevap vereceğim, dedim. Zira vereceğim cevabın özellikle sevdiğin adam tarafından da okunmasını istiyorum…
Kelime cimriliği, gönül cömertliğiyle bağdaşır mı?
Neden bir insan sevgisini açık açık ifade etmez de üç harfe sıkıştırır?
Gerçekten seven bir insan, aşkını kısaltarak mı anlatır?
Ben öyle inanıyorum ki kelimeleri kesen, kırpan insanların sevgisi de eksiktir.
Aşk coşmak ister! Kelimelerden taşmak, çağlamak ister. Gerçekse uzun uzun haykırmak ister. Ama heves öyle mi?
Mıy mıy bir şeydir; tembel, hantaldır. Kelimeleri keser, biçer, kökünü kazır.
Akıl tektir. İstisnalar kaideyi bozmaz.
O yüzden size bir tavsiye vereceğim: Cümleyi kesen, kısaltan, törpüleyen muhataplarınızı bir kez daha gözden geçirin.Bir insanı tanımak istiyorsanız, yazı karakterini takip edin. Ben öyle yapıyorum. Çünkü yazma hissi, yani kalem, doğrudan ruhla bağlantılıdır.
Bilirsiniz, psikologlar çocuklara resim çizdirir.
İşte burada yine aynı şeyi görüyoruz: Ruh ve kalem arasındaki bağ.
Şimdi bir arkadaşıma “Selam” yazdım. Allah’ın selamını bile eksik aldı! Bana “A.S” diye cevap yazdı…
Ee, ne diyelim? Sevgi bile kısaltılmışsa, biz yazarların işi gerçekten zor!
ARZU SAMAT