”Sabahın ilk ışıklarıyla Eyüp,
yeni doğmuş bir bebek gibi sessiz, mahzun ve masum.
Minareler artık gecenin nöbetinden yorulmuş,
gözlerini kapatmış gibi durur.
Ama o anda,
bir sancak kaldırılır göğe doğru.
Bu sancağın rüzgârı başka eser.
Çünkü burası fetihlerin değil,
kalbin fethinin evidir.
Ve güneş doğarken,
şehir kendini yeniden Allah’a teslim eder.
Eyüp Sultan Camii’nin avlusunda sabahın kokusu ağır ağır yayılır.
Toprağın, taşın,
eski duaların kokusu…
Sanki gece boyunca edilen tüm dilekler şimdi göğe yükselmek için güneşi beklemiştir.
Ve güneş,
taşların arasından bir çocuk gibi usulca sıyrılır.
Önce avluya düşer,sonra kubbeye,
sonra kalbin içine.
Meryem AKIN
Eyüp sultanda olmak, …